SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

İHSAR VE CEZA-İ’S-SAYD

<< 863 >>

باب: قول الله تعالى:-{لا تقتلوا الصيد وأنتم حرم ومن قتله منكم متعمدا فجزاء مثل ما قتل من النعم يحكم به ذوا عدل منكم هديا بالغ الكعبة أو كفارة طعام مساكين أو عدل ذلك صيام ليذوق وبال أمره عفا الله عما سلف ومن عاد فينتقم الله منه والله عزيز ذو انتقام. أحل لكم صيد البحر وطعامه متاعا لكم وللسيارة وحرم عليكم صيد البر ما دمتم حرما واتقوا الله الذي إليه تحشرون}. /المائدة: 95، 96/.

1- "Ey iman edenler! İhramlı iken avı öldürmeyin, içinizden kim onu kasten öldürürse öldürdüğü hayvanın dengi (ona) cezadır. (Buna) Kabe'ye varacak bir kurban olmak üzere içinizden adalet sahibi iki kişi hükmeder (öldürülen avın dengini takdir eder). Yahut (avlanmanın cezası), fakirleri doyurmaktan ibaret bir keffarettir, yahut onun dengi oruç tutmaktır. Ta ki (yasak av yapan) işinin cezasını tatmış olsun. Allah geçmişi affetmiştir. Kim bu suçu tekrar işlerse Allah da ondan karşılığını alır. Allah daima galiptir, öç alandır. Hem size hem de yolculara fayda olmak üzere (faydalanmanız için) deniz avı yapmak ve onu yemek size helal kılındı. İhramlı olduğunuz müddetçe kara avı size haram kılındı. Huzuruna toplanacağınız Allah'tan korkun".[Maide 95]

 

AÇIKLAMA:     1- Yanlışlıkla Av Hayvanı Öldürme Durumunda Ceza Gerekir mi?

 

İbn Battal şöyle demiştir:  Hicaz, Irak ve diğer bölgelerden müctehid imamlar şu konuda ittifak etmiş­lerdir: İhramlı kişi kasten veya hataen av hayvanı öldürdüğünde kendisine ceza gerekir.

 

Zahirîler, Ebu Sevr ve Şafîîlerden İbnü'l-Münzir yanlışlıkla öldürme konusun­da muhalefet etmişler, ayetteki "kasten" ifadesine dayanmışlardır. Bu ifadenin zıt anlamından (mefhum-i muhalifinden), yanlışlıkla öldürenin hükmünün farklı olduğu anlaşılır. İmam Ahmed'den rivayet edilen iki görüşten biri de böyledir.

 

2- Keffaret Cezasında Seçim Hakkı Söz Konusu mudur?

 

Keffaret konusunda farklı yorumlar yapılmıştır. a- Alimlerin çoğunluğu ayetin zahirinde yer aldığı üzere kişinin keffaret ce­zasını yerine getirme konusunda seçim hakkına sahip olduğunu kabul etmişler­dir. b- Sevrî şöyle demiştir: Kişi öldürdüğü hayvanın mislini kurban olarak keser. Şayet bulamazsa fakirlere yemek yedirir. Şayet buna da İmkanı yoksa oruç tutar. c- Saîd İbn Cübeyr şöyle demiştir: Yemek yedirme ve oruç tutma yalnızca av hayvanının bedeli, yerine kurban edilecek hayvanın değerine ulaşmadığında söz konusu olur.

 

3- İhramlı Kişinin Avladığı Avın Yenmesi: a- Alimlerin çoğunluğu ihramlı kişinin avladığı hayvanı yemenin haram olduğu görüşünde ittifak etmişlerdir. b- Hasan-ı Basrî, Sevrî, Ebu Sevr ve bir grup alim şöyle demiştir: İhramlının avladığı hayvan yenilir. Bu, hırsızın kestiği hayvanın yenilmesi gibidir. Şafiîlere ait görüşlerden biri de böyledir.

 

4- Hakemlerin Yetkisi: a- Alimlerin çoğunluğu bu konudaki hükmün selefin hükmüne tabi olduğunu, onu geçemeyeceğini söylemişlerdir. Hakkında hüküm vermedikleri konularda hüküm verilir, hakkında ihtilaf ettikleri konularda ise ictihad yapılır. b- Sevrî şöyle demiştir: Bu konuda seçim, her devirde iki hakem tarafından yapılır. c- İmam Malik şöyle der: Her bir olayda yeniden hüküm verilir. Bu konuda seçim hakkı, hakkında hüküm verilen kişiye aittir. Bu kişi hakemlere "benim hakkımda yalnızca yemek yedirme konusunda hüküm verin" diyebilir.

 

5- Avlanan Hayvanın Denginin Belirlenmesi: a- Alimlerin çoğunluğu, öldürülen av hayvanının kurbanlıklar içinden benzerinin kesilmesinin gerekli olduğunu söylemişlerdir. b- Ebu Hanife, öldürülen av hayvanının kıymetinin gerekli olduğunu, ancak bunun hayvanın dengine çevrilmesinin de caiz olduğunu söylemiştir.

 

Alimlerin çoğunluğu büyük hayvanın avlanması halinde kesilecek hayvanın büyük, küçük hayvanda kesilecek hayvanın küçük, sağlam hayvana karşılık sağlam hayvan, ayağı kırık hayvana karşılık ayağı kırık hayvanın kesileceğini söylemişlerdir.

 

Alimler ayetteki "av" ile kastedilenin, ihramlı olmayan kişinin yiyebileceği vahşî hayvanlar olduğunda, öldürülmesi caiz olan hayvanlar için bir şeyin gerekli olmadığında ittifak etmişlerdir. Bunların doğurduğu hayvanlarda ise ihtilaf etmişlerdir. Alimlerin çoğunluğu bunu eti yenen hayvanlara katmışlardır.

 

 

باب: إذا صاد الحلال فأهدى للمحرم الصيد أكله.

2- İhramlı Olmayan Kişi Avlanır Da Bunu İhramlı Olana Hediye Ederse İhramlı Kişi Onu Yiyebilir

 

-ولم ير ابن عباس وأنس بالذبح بأسا، وهو غير الصيد، نحو الإبل والغنم والبقر والدجاج والخيل.يقال: عدل ذلك مثل، فإذا كسرت عدل فهو زنة ذلك.{قياما} /المائدة: 97/: قواما. {يعدلون} /الأنعام: 1/: يجعلون عدلا.

İbn Abbas ve Enes, ihramlı kişinin evcil hayvanları kesmesinde bir sakınca olmadığını söylemişlerdir. Bu hayvanlar deve, davar, sığır, tavuk ve attır.

 

دثنا معاذ بن فضالة: حدثنا هشام، عن يحيى، عن عبد الله بن أبي قتادة قال:

 انطلق أبي عام الحديبية، فأحرم أصحابه ولم يحرم، وحدث النبي صلى الله عليه وسلم أن عدوا يغزوه بغيقة، فانطلق النبي صلى الله عليه وسلم، فبينما أنا مع أصحابه تضحك بعضهم على بعض، فنظرت فإذا أنا بحمار وحش، فحملت عليه فطعنته فأثبته، واستعنت بهم فأبوا أن يعينوني، فأكلنا من لحمه، وخشينا أن نقتطع، فطلبت النبي صلى الله عليه وسلم، أرفع فرسي شأوا وأسير شأوا، فلقيت رجلا من بني غفار في جوف الليل، قلت: أين تركت النبي صلى الله عليه وسلم؟. قال: تركته بتعهن، وهو قايل السقيا، فقلت: يا رسول الله، إن أهلك يقرؤون عليك السلام ورحمة الله، إنهم قد خشوا أن يقتطعوا دونك فانتظرهم. قلت: يا رسول الله، أصبت حمار وحش، وعندي منه فاضلة؟ فقال للقوم: (كلوا). وهم محرمون.

 

[-1821-] Ebu Katade'nin oğlu Abdullah şöyle demiştir: Hudeybiye antlaşmasının yapıldığı yıl babam da gitti. Arkadaşları ihrama girdiği halde o ihrama girmedi. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e kendisi ile savaşmak isteyen bir ordunun bulunduğu haber verildi. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem de bunun üzerine hareket etti.

 

(Ebu Katade dedi ki): Ben, onun ashabının yanına vardığım zaman onların gülüştüğünü gördüm. Baktım, yanımda vahşî bir eşek sürüsü var. Birine hamle yaptım, ok fırlattım, hareketsiz hale getirdim. Onlardan yardım istedim. Onlar yardım etmekten kaçındılar. Ben onu öldürdüm, etinden yedik. Düşmanın Hz. Peygamber ile aramıza gireceğinden korktuk. Hz. Peygamber'i aramaya koyuldum. Atımı bazen koşturuyor bazen yürütüyordum. Gece yarısı Benî Gıfar kabilesinden bir adama rastladım.

 

Ona: "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den nerede ayrıldın?" diye sordum.

 

Adam şöyle dedi: "Ta'hin'de ayrıldım. Sukya denilen yerde öğle uykusu uyumak üzereydi" dedi.

 

Ben: "Ey Allah'ın Resulü! Ashabın sana selam söylüyor. Onlar düşmanın seninle onların arasına girmesinden korktular. Onları bekle" dedim. Daha sonra Şöyle dedim: "Ey Allah'ın Resulü vahşî bir eşek avladım. Yanımda ondan kalan bir parça var".

 

Allah'ın Resulü, ihramlı olan ashabına "yiyiniz" buyurdu.

 

Tekrar: 1822, 1823, 1824, 2570, 2854, 2914, 4149, 5406, 5407, 5490, 5491, 5492

 

 

AÇIKLAMA:     Hadiste yer alan emrin zahiri, genelliği gerektirdiği halde, Buharı fıkhı bir çıkarımla bunu yukarıda belirttiği şekilde sınırlandırmıştır. Çünkü doğru olan, ihramlı kişinin kestiği av hayvanının hükmünün, meyte hükmünde olmasıdır.

 

Bir görüşe göre ihramlının kesmesi, haram olmakla birlikte sahihtir, ihramlı olmayan kişi yiyebilir. Hasan-ı Basrî bu görüştedir.

 

İbn Abbas'tan nakledilen sözü Abdürrezzak, İkrime aracılığıyla şu şekilde rivayet etmiştir: İbn Abbas ihramlı iken İkrime'ye bir deve kesmesini emretti.

 

Enes'ten nakledilen rivayeti İbn Ebî Şeybe, Sabbah el-Becelî aracılığıyla şu şekilde rivayet etmiştir: Enes b. Malik'e ihramlının hayvan kesip kesemeyeceğini sordum, "evet (kesebilir)" diye cevap verdi.

 

Konu başlığında yer alan " Bu hayvanlar deve, davar, sığır, tavuk ve attır" sözü Buharî'ye ait olup fıkhî bir çıkarımdır. At dışındaki kısımda görüş birliği vardır. Atın kesilmesi yenilmesini mubah görenlere özgüdür.

 

Ebu Katade'nin olayı şuna delil gösterilmiştir: Hac veya umre dışında bir amaçla harem bölgesine giren kimse ihramsız girebilir.

 

Bir başka görüşe göre ise bu olay, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in ihram için sınırlar belirlemesinden önce gerçekleşmiştir.

 

Ebu'n-Nadr rivayetinde şu ifade geçmektedir: "(Ebu Katade dedi ki): Vahşi eşeği kestim, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in ashabına getirdim. Onlara: Haydi bunu taşıyın dedim. Onlar: Biz el sürmeyiz, dediler. Ben de onu taşıyarak onlara getirdim".

 

Ebu'n-Nadr'ın Av bölümünde gelecek olan rivayetinde şöyle denmektedir: "Bazıları yemekten kaçındı. Sizin bu durumunuzu Nebi'e soracağım dedim. Hz. Nebi'e yetiştim ve onunla konuştum".

 

Buna göre Ebu'n-Nadr'ın Hz. Nebi'e yetişme sebebi, vahşi eşeğin etinden yiyip yememe konusunda fetvA sormaktı.  Bu konu ile ilgili olarak ayrıca bkz. 1824. hadis

 

 

باب: إذا رأى المحرمون صيدا فضحكوا، ففطن الحلال.

3- İhramlılar Bir Av Görüp Güldüğünde İhramlı Olmayan Kişinin Durumu Anlaması

 

حدثنا سعيد بن الربيع: حدثنا علي بن المبارك، عن يحيى، عن عبد الله ابن أبي قتادة: أن أباه حدثه قال:

 انطلقنا مع النبي صلى الله عليه وسلم عام الحديبية، فأحرم أصحابه ولم أحرم، فأنبئنا بعدو بغيقة، فتوجهنا نحوهم، فبصر أصحابي بحمار وحش، فجعل بعضهم يضحك إلى بعض، فنظرت فرأيته، فحملت عليه الفرس فطعنته فأثبته، فاستعنتهم فأبوا أن يعينوني، فأكلنا منه، ثم لحقت برسول الله صلى الله عليه وسلم، وخشينا أن نقتطع، أرفع فرسي شأوا وأسير عليه شأوا، فلقيت رجلا من بني غفار في جوف الليل، فقلت: أين تركت رسول الله صلى الله عليه وسلم؟. فقال: تركته بتعهن، وهو قائل السقيا، فلحقت برسول الله صلى الله عليه وسلم حتى أتيته، فقلت: يا رسول الله، إن أصحابك أرسلوا يقرؤون عليك السلام ورحمة الله وبركاته، وإنهم قد خشوا أن يقتطعهم العدو دونك فانظرهم، ففعل، فقلت: يا رسول الله، إنا اصدنا حمار وحش، وإن عندنا منه فاضلة؟ فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم لأصحابه: (كلوا). وهم محرمون.

 

[-1822-] Abdullah İbn Ebu Katade, babasından şunu aktardı: Hudeybiye antlaşmasının yapıldığı yıl Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile birlikte gittik. O'nun ashabı ihrama girdikleri halde ben ihrama girmedim. Gayka denilen yere geldiğimizde, düşman birliğinin bulunduğu bize haber verildi. Onlara doğru yöneldik. Arkadaşlarım vahşi bir eşek (zebra) sürüsü gördüler. Birbiriyle gülmeye başladılar. Bunun üzerine ben de geriye bir baktım ve sürü­yü gördüm. Atımı sürünün üzerine doğru sürdüm. Okumu fırlattım ve birini vur­dum. Arkadaşlarımdan yardım istedim, yardım etmekten kaçındılar. Daha sonra onun etinden yedik.

 

Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e ulaşmak için yola çıktık. Düşmanın onunla aramıza girmesinden korktuk. Bu yüzden atımı bazen hızlı koşturuyor, bazen de yürütüyordum. Gece yarısı Gıfar kabilesinden bir adamla karşılaştım. Ona: "Sen Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den nerede ayrıldın?" diye sordum. Adam: "Ta'hin denilen yerde öğle uykusuna yattığı sırada ayrıldım" dedi.

 

Nihayet Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e ulaştım. Ona: "Ey Allah'ın Resulü arkadaşların sana selam söylüyorlar. Onlar, düşmanın seninle aralarına girmelerinden korktular. Onları bekle" dedim. Resulullah da bekledi.

 

Ben: "Ey Allah'ın Resulü biz vahşi bir eşek/zebra avladık. Yanımızda ondan bir parça da arttı" dedim.

 

Bunun üzerine Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ihramlı olan ashabına "yiyiniz" buyurdu.

 

 

AÇIKLAMA:     İhramlı olanların, av hayvanı görünce gülmeleri, işaret etmek anlamına gelmez. Bu sebeple o avdan yemeleri helal olur.

 

 

باب: لا يعين المحرم الحلال في قتل الصيد.

4- İhramlı Olan Kişi Av Hayvanını Öldürme Konusunda (Sözle Veya Fiille) İhramsız Olana Yardım Edemez

 

حدثنا عبد الله بن محمد: حدثنا سفيان: حدثنا صالح بن كيسان، عن أبي محمد نافع مولى أبي قتادة: سمع أبا قتادة رضي الله عنه قال: كنا مع النبي صلى الله عليه وسلم بالقاحة، من المدينة على ثلاث (ح).

وحدثنا علي بن عبد الله: حدثنا سفيان: حدثنا صالح بن كيسان، عن أبي محمد، عن أبي قتادة رضي الله عنه قال:

 كنا مع النبي صلى الله عليه وسلم بالقاحة، ومنا المحرم ومنا غير المحرم، فرأيت أصحابي يتراءون شيئا، فنظرت، فإذا حمار وحش - يعني فوقع سوطه - فقالوا: لا نعينك عليه بشيء، إنا محرمون، فتناولته فأخذته، ثم أتيت الحمار من وراء أكمة فعقرته، فأتيت أصحابي، فقال بعضهم: كلوا، وقال بعضهم: لا تأكلوا، فأتيت النبي صلى الله عليه وسلم، وهو أمامنا، فسألته فقال: (كلوه، حلال).

قال لنا عمرو: اذهبوا إلى صالح فسلوه عن هذا وغيره، وقدم علينا ها هنا.

 

[-1823-] Ebu Katade r.a. şöyle dedi:  Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile birlikte Medine'ye üç günlük mesafede Kaha denilen yerde idik. (Diğer rivayette ise şöyle denilmektedir): Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile birlikte Kaha'da idik. Kimimiz ihrarnlı kimimiz ihramlı değildi. Arkadaşlarımın bir şeye baktıklarını gördüm. Bîr de baktım ki bir vahşi eşek sürüsü! Arkadaşlarımdan yardım istedim. Onlar: "Bu konuda sana hiçbir şekilde yardım edemeyiz, biz ihramlıyız" dediler. Bunun üzerine sürüden bir eşeğe hamle yaptım, bir taşın ardından yaklaşıp avladım. Avımı alıp arkadaşlarıma getirdim. Bazıları "yiyiniz", bazıları da "yemeyiniz" dediler. Biraz ilerimizde bulunan Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e vardım ve sordum. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Yiyiniz, helaldir" buyurdu.

 

 

AÇIKLAMA:     Ehl-i reyden bazıları, hayvanın avlanması için ihramlı kişi tarafından zorunlu olan bir yardımın yapılması durumunda avdan yemesinin haram olduğunu, hayvanı avlamada zorunlu olmayan bir yardımın yapılması durumunda ise yemesinin haram olmadığını söylemişlerdir. İşte Buharî'nin bu konu başlığı ile onları reddettiği söylenmiştir.